Tosya’da Yüzlerce Yıldır Aynı Yöntemlerle Yapılan Taş Fırınların Ünü Ülke Sınırlarını Aştı

Kastamonu’nun Tosya ilçesinde, Osmanlı döneminden kalma geleneklere göre yapılan ve özellikle ramazan aylarında kullanılan taş fırınlar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını döneminde yeniden inşa edilerek  her gün kullanılmaya başlandı.

Osmanlı döneminde de kullanıldığı belirtilen  ve Tosya yemek kültüründe önemli yer tutan taş fırınlar, takoz tuğla diye adlandırılan tuğlalarla, çamur ve samandan elde edilen harç ile örülüyor ve aslına uygun olarak inşa ediliyor. Özellikle ramazan aylarında, bu fırınlara sabah saatlerinde sürülen yemekler, akşam iftar vaktine kadar  yaklaşık 10 saat yavaş yavaş pişiyor. İçine sürülen çeşit çeşit yemeklerin lezzetlerinin bir birine geçmesi nedeniyle diğer fırınlarda pişen aynı yemeklere göre daha lezzetli olan taş fırın yemekleri, artık günlük öğünlerin vaz geçilmezi oldu.

Tosya’da 25 yıldır taş fırını inşa eden Abdullah Tavla, gazetecilere yaptığı açıklamada, İlçedeki taş fırını geleneğinin Osmanlı dönemine dayandığını söyledi.

Aslına uygun fırın imalatının usta, kalfa ve çırak ilişkisiyle yüzlerce yıldır devam ettiğini belirten Tavla,” Taş fırının yapımına yığma tuğla ile başlıyorum. Yapacağımız fırının büyüklüğüne göre fırının tabanını örüyorum. Daha sonra hasır kalıbını çakıyor, içine demir koyarak betonunu atıyorum. Taş fırının geleceği yeri, fırının büyüklüğüne göre, gömme beton yapıyorum. Bu alana da fırının ısısını muhafaza etmesi için, en alta cam kırıkları, üstüne tuz, en üste de ateş tuğlası döşeyerek fırının tabanını yapıyoruz. Daha sonra, fırının büyüklüğüne göre merkezi bularak, fırının yan duvarlarını takoz tuğla ile örüyorum. “ dedi.

Fırının içinde pişecek yemeklerin altı ile üstünün aynı oranda pişmesinin taş fırını diğer fırınlardan ayıran en büyük özellikler arasında yer aldığını anlatan Tavla, “ Fırının tavan yüksekliği ne düşük, ne de yüksek olacak ki fırın verimli olsun, içine konan yiyeceklerin altı da üstü de aynı oranda pişsin. Örgü işi bittikten sonra, fırının dışını, örgüde kullandığım içinde saman olan çamur ile sıvıyorum.  Fırının ısısını muhafaza edebilmek için bu sıvanın üzerini  izolasyon malzemesi ile kaplıyorum ve üzerini  tekrar sıvıyorum. Fırının ön kısmına, çıkan dumanın çevreye rahatsızlık vermemesi için baca ekliyorum. “ İfadelerini kullandı.

Taş fırınların ilçede genellikle ramazan aylarında kullanıldığını hatırlatan Tavla, şunları  kaydetti :

“ Daha önce ara ara yaptığımız taş fırınları, pandemi salgını döneminde  aralıksız inşa etmeye başladık. Tosya’mız, irili ufaklı binlerce meyve bahçesi ile çevrelidir.  Yüzlerce yıllık geçmişe sahip olan bu meyve bahçelerimiz, salgın yüzünden evlerine kapanan vatandaşlarımız tarafından son dönemlerde oldukça ilgi görmeye başladı. Evlerine kapanmak zorunda kalan vatandaşlar, bu meyve bahçelerinde bulunan eski yada yeni evlerine yerleşerek rahatlamaya çalışıyor. Bu evlerde kalan vatandaşlar ise eskiye özlem duydukları için Osmanlı döneminden kalan taş fırınları bu meyve bahçelerine yeniden aslına uygun olarak inşa ettiriyorlar. Bu nedenle son dönemlerde taş fırın yaptırmak isteyen vatandaşlar sıraya girdi.  Bu zamana kadar Osmanlı döneminden kalan bu değerimizi yaşatmak için sadece Tosya’da 250 den fazla taş fırın inşa ettim. Son yaptığım bu fırına  bazı dokunuşlar yaptım. Fırını inşa ederken, en üst kısmına yatay demir koydum. Bunu, çevre il ve ilçelerimizin yemek kültüründe ünlü olmuş kebapları da bu fırında yapabilmek için kendim icat ettim. Geçmiş dönemlerde sadece ramazan aylarında kullanılan taş fırınlar, bu günlerde neredeyse her gün kullanılır oldu. Osmanlı döneminden kalan taş fırınları yeniden  inşa ederek, bu kültürel değerimizi gelecek nesillere  aktarabilmek beni ayrıca mutlu ediyor.”

Meyve bahçesine taş fırın inşa ettiren Mehmet Acar (70) ise, “Taş fırın bizim çocukluğumuzun ramazan aylarında vaz geçilmeziydi. Bu fırınlarda her türlü yemek pişirirdik. Bu salgın nedeniyle maalesef evlerimize kapanmak zorunda kaldık. Salgın biraz rahatlar rahatlamaz, bizde içinde evi olan kendi meyve bahçemize taşındık. Eskiye özlem duyan ve bizim gibi kendilerini bağlarına atan vatandaşlar, yüzlerce yıllık geçmişe sahip bu taş fırınları inşa ettirdi. Bizde bağımıza aslına uygun olarak, Osmanlı döneminden kalma taş fırın inşa ettirdik. Allah nasip ederse, bu fırını hemen hemen her gün kullanacağız. ” diye konuştu.

.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir